1. Noma
Bu sektör söz konusu olduğunda ve “en iyi, en özgün” tanımlaması yapıldığında akla ilk gelen restoranla başlıyoruz. René Redzepi ve Danimarka’nın Kopenhag kentindeki restoranı Noma, 3 Michelin yıldızlı. Sonbaharda deniz mahsulleri ile donatılan menüsü, ilkbahar ve yaz aylarında sebze ağırlıklı bir içeriğe bürünüyor. Yılın geri kalan zamanında ise av eti üzerine göz alıcı tabaklar çıkarıyorlar.
Yetenekli şef Mette Soberg tarafından oluşturulan menülerde, misafirler hiç umulmadık malzemelerin yaratıcı yorumlarıyla karşılaşabiliyor. Dünyanın en iyi restoranları sıralamasında bu sene birinciliği kapan Noma’ya rezervasyon yaptırmak için aylar öncesinden organize olmak gerekiyor. Mevsimsel değişen tek menü seni tedirgin etmesin, her bir menü için mutfak takımı aylarca çalışıyor. Noma’dan mutsuz ayrılan misafir yok denecek kadar az.
2. Geranium
Geranium ise Kopenhag'ın yüz aklarından. Özellikle konumu bakımından son derece ilgi çekici olan bu restoran merkezdeki Fælledparken Park’ında, 8. katta yer alıyor. Masana oturup doğayı incelemeye başladığında adeta mevsimler arasında gidip geliyorsun. Şehrin yeşil çatıları ve Oeresund'un yel değirmenleri de manzaraya dahil elbette! Yaşattığı gastronomik heyecanın yanı sıra kentin ve doğasının tüm detaylarının da keyfini çıkarmanı sağlayan Geranium’da öğle ve akşam yemeği menüleri bulunuyor. Özel kutlamalar, romantik akşam yemekleri hatta evlilik teklifi için son derece uygun bir atmosfer sunuyor.
3. Asador Etxebarri
İspanyol Bask Bölgesi'nin eteklerinde, doğa ile tarihin iç içe geçtiği otantik bir konumda, 90’lardan beri aynı rustik binada hizmet veren Asador Etxebarri, deneyimli şef Victor Arguinzoniz’in eseri. Izgara konusundaki becerisi ve basit gibi görünen malzemelerle eşsiz tatlar yaratması mekanı dünyanın en güzel mutfakları arasına sokuyor. Lokal ürünleri menüye cömertçe yerleştirmesi de Asador Etxebarri’nin alametifarikalarından… Misafirlerin önüne gelen tatlının bile şefin ızgarasından geçmesi hoş bir yeme&içme sürprizi.
4. Central
Ünlü şefler Virgilio Martinez ve Pia Leon’un ortak yaratımları Central, Peru’nun yerel lezzetlerine odaklanıyor. Bir karı-koca işletmesi olan Central’da sürdürülebilirlik, atık gıda yönetimi, kompost oluşturma gibi konular üzerinde sıklıkla duruluyor ve mekan stratejisi bu ekosistem mantığı üzerinden gerçekleştiriyor. Central’in girişindeki dev bitki bahçesi, misafirlerin de görüşüne açık.
Misafirler bu verimli bahçeden geçerek mekana girdikleri için sonraki gelişlerinde menüde ne gibi değişiklikler olabileceğini de kestirebiliyorlar. Mekanın iç tasarımı için minimalist ve klas sözcüklerini rahatlıkla kullanabiliriz. Servis personeli de her daim güleryüzlü ve menüyü çok iyi çalıştıkları yaptıkları yerinde öneriler sayesinde net biçimde anlaşılıyor.
5. Disfrutar
Cesaret isteyen birliktelikler, ilham veren teknikler ve baş döndüren sunumların adresi Disfrutar; Barselona’nın Eixample semtinde konuşlanıyor. Disfrutar’ın kelime anlamı eğlenmek. Mekan bu neşeli ismin hakkını fazlasıyla veriyor. Havyar ve ekşi kremalı ile doldurulmuş çörek, fıstık ve yılan balıklı pesto gibi kombinasyonları tadabileceğiniz bu çığır açan mekanda Akdeniz mutfağının sofistike bir yorumu sergileniyor.
İç mekan tasarımı misafirleri bembeyaz Akdeniz esintisi ile mest ederken, küçük balıkçı kasabalarını andıran koridordan geçerek ulaşacağınız açık teras; lezzet, konfor ve keşfetme arzusunu bir araya gegiriyor. Tadım menüsü adeta bir tür sahne gösterisi niteliğinde. Tüm renkler, teknikler ve lezzetler birbiriyle yarışıyor. Özenle seçilmiş şarap menüsü de gösteriyi tamamlıyor. Mekan, servis personeli kalitesiyle de ün yapmış durumda.
6. Frantzén
Stockholm’deki Frantzen’in menüsü için rahatlıkla “melez” diyebiliriz. İsveç’in kadim yeme & içme kültürünü modern yorumlarla birleştiren şefler Asya ve İskandinav mutfaklarından ilham alıyor. Menüdeki deniz kestanesi, mangalda pişirilmiş bıldırcın, mavi ıstakoz gibi ana yemekler ince zevke sahip son dokunuşlarla misafirlere sunuluyor. Burada alacağın bir öğle ya da akşam yemeği yalnızca karnını doyurmayacak, aynı zamanda gerçek bir gastronomi deneyimi yaşamana sebep olacak. Frantzén ile ilgili yapılan yorumların hepsinde ortak bir söylem var: Sakın geç kalma! Kaçıracağın 1 dakikalık deneyimin bile telafisi yok!
7. Maido
Latin Amerika ve Uzakdoğu mutfaklarının müthiş bir kombinasyonunu sunan Maido, sadece Lima’nın değil, tüm dünyanın en popüler mekanları arasında. Dünyaca ünlü restoranlar listesinde 7. sırada bulunan bu mekan, Japon ve Peru mutfaklarının birleşimi olan Nikkei mutfağını sunuyor. Yengeç yemekleri, Paracas tarağı, Tsukemono gibi merak edilen lezzetleri denemek için Maido ideal nokta. Japon yeme & içme kültürü üzerinde uzun süreli araştırmalar yapan şef Mitsuharu Tsumura mekanında sanatsal bir iç tasarıma yer veriyor.
8. Odette
2015 yılında Julien Royer tarafından Singapur National Museum’un içinde açılan Odette Singapur'un en iyisi. Klasik Asya lezzetlerini modern yorumlarla harmanlayan menüsünde Fransız mutfağından esintiler var. Hakkında pek çok olumlu eleştiri bulunan mekan zaten 3 Michelin yıldızlı. Mutfakta dünyaca ünlü Fransız şef Julien Royer’in imzası bulunuyor. Tütsülenmiş yumurta ve patates püresi yanındaki özel baharatlı İtalyan sucuğu Chorizo Odette’nin favorilerinden. Aslına bakarsan Royer’in elinden çıkan tüm tabaklar sanatsal, özgün ve yüksek damak zevkine hitap eden cinsten.
9. Pujol
Şef Enrique Olvera’nın Mexico’daki mabedi, eşsiz pişirme teknikleri ve muhteşem baharat kullanımı ile gastronomi dünyasına 2000 yılında bomba gibi düştü. Mekan, şef Enrique Olvera tarafından işletiliyor. Farklı tadım menülerine sahip Pujol’da menü mevsimsel olarak değişse de şefin tavsiyesi her zaman avokado ve deniz yosunu ile servis edilen taco. Israrla istemek lazım! Pujol’a samimi arkadaş buluşmaları için gidilebilir zira mekana önceden giden hemen herkesin yorumu aynı: Burası ev sıcaklığında! Hatta yemek için masayı değil de barı seçersen bunu net bir şekilde hissediyorsun. Birkaç ilginç meze, şarap ya da lokal biralar ya da uzman ellerden nefis kokteyller...
10. The Chairman
2000 yıllık Kanton mutfağının en iddialı tabaklarıyla Hong Kong’daki The Chairman’de tanışmaya hazır ol! Özellikle deniz ürünleri bakımından zengin olan menüsü deneyimli şef Kwok Keung Tung tarafından geliştirilmiş. Buharda pişmiş yengeç The Chairman’ın zengin menüsünde en çok tercih edilen tabaklardan. Mekanın ayrıca oldukça nitelikli bir de çay menüsü var. Leziz bir akşam yemeğinin ardından mutlaka tavsiye ediliyor.
Yeterince ilhamla dolduysan, şimdi kendi konseptin ve hayalin üzerinde çalışmaya devam edebilir ve restoran işletmeciliğine dair bilmen gerekenler üzerine yoğunlaşabilirsin. Unutma, bugün dünyanın en güzel mutfakları olarak önümüze çıkanlar da bir zamanlar ustalarından aldıkları bayrağı taşıyorlardı. En iyisi olmak için gerekli olan cesaret içinde varsa, şimdiden işin yarısını halletmiş sayılırsın şefim!
