Ülkemizde sushiye karşı ortak bir kanı oluştuğunu söylemek zor. Onsuz yapamayan da çok, ona önyargılı yaklaşan da... Sushinin birçok farklı çeşidi olduğu için lezzet düşkünlerinin kendi damak zevklerine uygun alternatifi bulmaları kolaylaşıyor. Örneğin, yalnızca pişmiş deniz ürünleri veya sebze kullanılarak hazırlanan sushi çeşitleri, çiğ balık tüketmek istemeyen kişiler için uygun seçenekler oluşturuyor. Bu sayede sushi, günden güne popülerliğini artırıyor.
Peki, sushi hangi ülkenin yemeği? Nasıl ortaya çıktı ve dünyaya yayıldı? Gel, birlikte sushinin tarihçesi hakkında kısa bir yolculuğa çıkalım şefim.
Sushi Hangi Ülkenin Yemeği?
“Sushi nerenin yemeği?” sorusunun yanıtı elbette Japonya. Hatta sushiyi Japon mutfağının en klasik ve popüler yemeklerinden biri olarak tanımlayabiliriz. Ancak sushi tarihi hakkında yapılan araştırmalar bize, bu yemeğin aslında Çin topraklarında doğduğunu gösteriyor. Bu konuda kesin bir bilgi olmasa da sushinin bugün narezushi olarak anılan ilk versiyonunun M.Ö. 4. yüzyılda Çin’de keşfedildiği düşünülüyor. Üstelik, bu keşfin amacı yeni bir lezzet yaratmak değil, balıkları bozulmadan uzun süre koruyabilmekmiş.
Bu dönemde balıklar tuzlanarak pirince sarılır, daha sonra kuyuların içinde depolanırmış. Aslında bu etapta pirincin rolü yalnızca fermantasyon sürecinin gerçekleşmesini sağlamakmış. Depolanan balık tüketileceği zaman, onu çevreleyen pirinç katmanı sıyrılarak atılırmış. Ancak bu durum, sushinin Japonya topraklarına gelişiyle değişmiş.
Geçmişten Günümüze Sushi Tarihi
Tahminlere göre, sushinin Japonya’ya gelişi Çin’de ortaya çıkışından çok daha sonrasına, M.S. 8. yüzyıla dayanıyor şefim. Japonya’nın bir adalar ülkesi olması, yemek kültürünü de doğrudan etkilemiş bir faktör. Toprakların tarıma pek elverişli olmaması nedeniyle ülkede balıkçılık, tarıma kıyasla daha hızlı gelişmiş. 15. yüzyılda ülkede iç savaş ve ardından kıtlık yaşanması, Japon aşçıların fermente olmuş balıkların pirinçle birlikte de tüketilebileceğini fark etmesine vesile olmuş.
17. yüzyıla gelindiğinde, uygulanan fermantasyon sürecinin kısaltılması için yeni yöntemler keşfedilmiş. Örneğin, pirinçler pirinç sirkesiyle terbiye edilmeye, sushiler ahşap kutular içinde ve üzerlerine ekstra ağırlıklar konularak saklanmaya başlanmış. Fermantasyon sistemi geliştikçe ve süreç kısaldıkça sushinin tadı da evrilmiş. 1800’lü yılların ilk yarısında ise modern nigiri sushi olarak adlandırılan sushi çeşidi ortaya çıkmış. Balıkların fermante olması için uzun süre boyunca bekleme gerekliliğini ortadan kaldıran bu keşif, sushi’yi kolayca hazırlanabilen ve tüketilebilen bir yemeğe dönüştürmüş.
Bu süreçte Japon mutfağının ünlü fast-food yemeği olarak yavaş yavaş ün kazanan sushi, 1970’li yıllarda Batı toplumları tarafından ilgi görmeye başlamış. Talep arttıkça sushi çeşitleri, restoranları ve şefleri de artmış. Sonrasını zaten biliyorsun şefim, sushi artık sayısız ülkede milyonlarca kişi tarafından çok sevilen bir yemek. Türkiye’de de lezzet düşkünleri, başta California roll gibi pişmiş deniz ürünleri içeren seçenekler olmak üzere birçok sushi çeşidine yoğun ilgi ve talep gösteriyor. Sen de menüye bu lezzeti dahil etmek istersen senin için hazırladığımız California roll tarifi detaylarına göz atmayı unutma. Uzak Doğu mutfağına düşkün olan misafirlerin, bu lezzetin müdavimi olabilir.
